Otelcilikte Gerçekler: Klişelerin Ötesi

Konaklama sektörünün deneyimli isimlerinden Vima Hotels CEO’su Serkan Gümrükçü, “Otelcilik LinkedIn’de anlatıldığı gibi mi?” başlıklı paylaşımında, konaklama sektöründe sıkça karşılaşılan ve akıllara kazınan motivasyon dolu klişeleri ele aldı.
Gümrükçü’nün yazısı, sektördeki gerçekleri ifade eden bazı ifadeleri ve klişeleri sorguluyor. Yazısında, “Misafir her zaman haklıdır!” ifadesine yer vererek, bu klişenin yoğunluğunu vurguluyor. Misafirlerin otelin dolu olduğunu bilmesine rağmen, daha güzel bir oda talebi ile gelmelerinin sık sık yaşandığını belirtiyor. Ayrıca, siparişlerin gecikmesi gibi durumları beş yıldızlı otel standartlarına göre değerlendirerek müşteri memnuniyetinin önemine dikkat çekiyor. Evet, misafir memnuniyetinin öncelik olduğuna dair herkes aynı fikirde; ancak gerçek hayatta bu pratikte her zaman öyle olmuyor.
Yazısında bir diğer önemli nokta ise, “Ekibinize değer verin, onlar en büyük gücünüzdür!” ifadesinin altını çiziyor. Çalışanların motivasyonunun yüksek olmasının zorunluluğunu kabul etmesine rağmen, otel yönetimlerinin genellikle personel maaşlarını asgari düzeyde tutmayı tercih ettiklerine dikkat çekiyor. 12 saat ayakta kalan ekipten gülümseme beklemenin sektör standartı haline geldiğini ifade ediyor. Ancak burada temel bir gerçek var: Çalışan memnuniyeti sağlanmadığı takdirde müşteri memnuniyeti de sağlanamaz, diyor Gümrükçü. Bu, teorik ama son derece önemli bir gerçek olarak öne çıkıyor.
Gümrükçü, yazısında “Otelcilik bir tutkudur, bir aşktır!” cümlesini de ele alıyor. Özellikle, acil durumlar ve tatil günleri gibi zamanlarda, çalışanların sevgi ve özveri ile çalıştıklarını ifade ediyor. Ancak soruyor: “Bu aşkın karşılığında ne alıyorlar?” Sonsuz özveri ve minimum özel hayat, otelcilik sektöründe sıkça karşılaşılan gerçekler arasında yer alıyor. Ancak LinkedIn’de bu aşkla ilgili paylaşımlar genellikle rozetler ve başarı hikayeleri ile dolu. Gerçek sorunları konuşmak pek de yaygın değil.
Ayrıca, “Gelir yönetimi en önemli konudur!” ifadesinin ardında, sektördeki rekabetin zorluklarını ortaya koyuyor. ADR’nin yükseltilmesi hedefi ile rakip otellerin düşük fiyat politikalarının nasıl sektörü etkilediğini gözler önüne seriyor. LinkedIn’de sıklıkla teorik olarak gelir artırma yollarının paylaşıldığını hatırlatarak, işin yalnızca bu güzel yüzünün değil; aynı zamanda operasyonel zorluklarının da görünmesi gerektiğini savunuyor.
Sonuç olarak, Gümrükçü, otelciliğin LinkedIn’deki kadar pembe bir tablo çizmeyen bir sektör olduğunu vurguluyor. Sektörde başarılı olmak isteyenlerin, sırf güzel motivasyon cümlelerinin peşinden koşmak yerine, sürdürülebilir iş modelleri, gerçekçi bütçeler ve sağlam ekip yönetimi gibi unsurlara odaklanmaları gerektiğini belirtiyor. Bu bağlamda, LinkedIn’de “Misafir memnuniyeti” yerine “Çalışan memnuniyeti” konusunun daha çok gündeme gelmesi gerektiğini düşünüyor.
Son bir soru ile yazısını noktalıyor: Gerçekler mi daha önemli, yoksa güzel cümleler mi? Bu soruyu okuyucularına bırakırken, sektör içindeki durum üzerine derinlemesine düşünmeye teşvik ediyor.






